Ana içeriğe atla

İlk Varlık Neydi?

 İslamiyet'te göre ilk varlık daha doğrusu ilk var olan varlık ruhani bir varlık olarak kabul ediliyor ve bu ruhani varlıklara Melek sıfatları verilmiştir. Fakat bilime göre bunlar tamamen bir hurafedir. Çünkü bilim soyut bilgilerden hariç somut delillere dayalı bilgiler içerir. O yüzden sizinle uzunca bir yolculuğa çıkalım ve evrende ilk var olmuş canlıya veya nesnenin nerden türe gelmiş olduğunu neden var olduğunu inceleyelim. Tarihçilerin araştırma konusu olan ilk yaşam ve ilk evrim ne zaman oldu konusu şudur: Genetik araştırmalar ve fosil kayıtları doğrultusunda insanında üye olduğu Primat sınıfının evrim sürecinde günümüzden yaklaşık 60-65 milyon yıl önce Paleosen dönemin de evrimleşmeye başladığı ön görülüyor. Peki ilk insanın evrimi değil de ilk varlığın evrimini yani cansız bir maddeden olan bir varlığın nasıl canlı bir varlık olarak evrime geldiğini açıklasak. İşte ilk cansız varlıklar aslında atomlar olabilir mi? Aslında bu öngörü üzerine tartışıla bilir çünkü atomlar cansız bir varlıktır. Bundan 60-65 milyon yıl önce veya daha eski yıllarda oluşan cansız maddeler nötron, proton, çekirdek, elektron kısaca atomlar ve enerji açığa çıkartan cansız maddelerle bir araya gelerek evrimin başlangıcına yani ilk canlı olan mikroorganizmaların varoluşunu tetiklemiş olabilir. Olabilir diyorum çünkü asırlardır biyologların, fizyologların ve filozofların kalem oynattığı bir konu olmuştur. Daha sonra milyonlarca yıl hatta milyarlarca yıldır bu evrim durmadan sürekli devamlılığını sürdürdü ve hala günümüzde bile sürdürmeye devam ediyor. Peki mutasyonda bir evrim midir? Veya mutasyona uğramış bir madde, varlık gibi somutlaşmış canlılar evrim niteliği taşıyor mu? Cevabı evet. Çünkü mutasyonlarda evrimin bir parçası Neo Darwinizm’in öne sürdüğü iki evrim mekanizmasından bir diğeridir. Aslında insan tam olarak evrimleşmedi eğer tam olarak evrimleşseydik ortaya inanılmaz bir varlık çıkardı, bizler evrimimizi yarıda bırakıp doğa aracılığıyla mutasyona uğrayıp adaptasyona uğrayıp evrimleştik yani tam olarak insan evrimleşti denilemez çünkü evrim geçirdiğimiz yolda birçok olay ve durumlarla karşılaştık ve o olayları ve durumlara adapte olup mutasyona uğradık.


Halim Yusuf PİLAVCI

28.08.2023

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Varoluşçuluk Arkesi

 "Arkhe" kavramının ortaya çıkış hikayesine değinelim. "Arkhe", Yunanca'da ilk, başlangıç anlamına gelir ve eski Yunan filozofları bir şeyi açıklamak için bir teori geliştirmek için bu terimi kullanmışlardır. Örneğin, Thales'e göre, arkhe (ilk neden), suydu. Aslında bir şeyin varoluşunun ilk nedeni, varlığın varoluşudur; yani varoluşçu bir yaklaşımdır. İnsanoğlu var olduğunda, bir şeylerin farkına varmış ve bir sebep aramıştır. Bu sebep, bazılarına göre su, bazılarına göre toprak olmuştur. Ancak insanoğlu olmasaydı, bir neden de olmazdı; bu yüzden insanoğlu geliştikçe ve olgunlaştıkça bir neden aramaya başlar ve bu arayışın adı da "arkhe" kavramı veya teorisi olur. Varoluş, bir arkhe'dir; gerçek arkhe ise bizleri, yani insanoğlu nu temsil eder. Biz var olmasaydık, suyun su olduğunu, toprağın toprak olduğunu kim bilir ve suya her şeyin ilk ve değişmez nedeni olarak ne adlandırılırdı? Sonuçta, toprağın toprak olduğunu su bilemezdi ve suyun da su

İnançsızlığımın Yapı Taşları

İnançsızlığımın Yapı Taşları Neden inanmıyorum? İnancımı kaybetmemde ya da gerçeği görmemde büyük rol oynayan şey, Kur’an’ı araştırmak ve kafama takılan konuların üzerine gitmek oldu. Mesela ilk takıldığım, yani mantığımın reddettiği konu, bir ayette "balçıktan yaratıldığımız" ifadesinin geçmesiydi; başka bir ayette ise Tanrı’nın "yoktan var ettiği" söyleniyordu. Kendi kendime düşündüm: Ben bir tanrı olsam ve bir varlık yaratacak olsam, "yoktan var ettim" dedikten sonra "bir maddeden oluştunuz" demezdim. Çünkü mantıksal bakarsanız bu, gerçekten mantık dışı bir şey olur.  Daha açık anlatacak olursam, bir şeyi yoktan var etmek düşünsel bir ütopyadır; hiçbir şey yokluktan var olmamıştır ve bir evresi vardır. Bu evreyi balçık, yani çamur olarak kabul edelim, ama ardından "yoktan var ettik" diyen bir ayet geliyor. Mantığım bunu reddetti, çünkü dünyanın en dürüst kitabı olarak adlandırılan Kur’an’ın, kendi içinde çeliştiğini görüyorum. Bu yüz

Teo-Otantizm

Varoluşçuluk ve Tanrılaştırma (Teo-Otantizm): Bu görüşte, insanlar yani yaşamsal fonksiyonlara sahip varlıklar, düşsel bir varlık teorimi üretip onu kutsallaştırmaya ve o kutsallaştırılan ütopyayı üstün varlık olarak görmeye çalışırlar. Bu bağlamda, o varlığa tanrısal bir yaklaşımda bulunmaları söz konusudur. Her bir insan için tanrı kavramı değişkenlik gösterir; kimileri için en üstün, kimileri için her şeyi bilen gibi kavramlara ayrılır. Her insan için tek ve değişmez bir görüş ya da algı sistemi yoktur; tanrı için bu da tanrının varlıklar arasında evrimleşmesini sağlar. Tanrı, her varlık için farklı düşünülüyor ve öyle kurgusal bir ütopya olarak karşımıza çıkıyor; bu durum, tanrının evrimleştiğini gösteriyor. İlk insanların ve günümüz insanlarının düşündüğü tanrı modeli aynı kalması olanaksızdır. Şöyle bir örneklendirme yapılacak olursa: 15. yüzyılda bir insana otomobili anlat dersek, bambaşka düşüncelerini anlatacaktır. Fakat şu an, günümüzdeki bir insana gelecekteki otomobili anla