Ana içeriğe atla

The Reason for Existence of Being?

 Why does existence exist? Is there anything other than nothingness? If there is something other than nothingness, is it matter or being? Existence is entirely a result of chance. As I mentioned, existence is something that emerged from the unintentional combination of matter and energy. If we are to answer the question, "Is there anything other than nothingness?" my response would be: If there is matter or a being, it exists; if not, it does not exist. And if something does not exist, it is always considered nonexistent until it comes into existence.


Now, if we ask, "If there is something other than nothingness, is it matter or being?" The existence of something outside matter or a being can never be sought because no principle or rule can be found for it. The reason for the existence of being is entirely simple: as I said before, everything is built upon chance and coincidence, and we called this "existence." Later, we tried to make sense of why existence exists, and many theories developed, with the theory of evolution being one of the most prominent. However, the reason for existence cannot be explained by evolution alone, because if the existence of something is dependent on another being, it cannot be the reason for existence itself.


The reason for existence is entirely based on chance and coincidence. Evolution itself developed through chance and randomness, which is why we attribute the "reason for existence" to coincidence.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Varoluşçuluk Arkesi

 "Arkhe" kavramının ortaya çıkış hikayesine değinelim. "Arkhe", Yunanca'da ilk, başlangıç anlamına gelir ve eski Yunan filozofları bir şeyi açıklamak için bir teori geliştirmek için bu terimi kullanmışlardır. Örneğin, Thales'e göre, arkhe (ilk neden), suydu. Aslında bir şeyin varoluşunun ilk nedeni, varlığın varoluşudur; yani varoluşçu bir yaklaşımdır. İnsanoğlu var olduğunda, bir şeylerin farkına varmış ve bir sebep aramıştır. Bu sebep, bazılarına göre su, bazılarına göre toprak olmuştur. Ancak insanoğlu olmasaydı, bir neden de olmazdı; bu yüzden insanoğlu geliştikçe ve olgunlaştıkça bir neden aramaya başlar ve bu arayışın adı da "arkhe" kavramı veya teorisi olur. Varoluş, bir arkhe'dir; gerçek arkhe ise bizleri, yani insanoğlu nu temsil eder. Biz var olmasaydık, suyun su olduğunu, toprağın toprak olduğunu kim bilir ve suya her şeyin ilk ve değişmez nedeni olarak ne adlandırılırdı? Sonuçta, toprağın toprak olduğunu su bilemezdi ve suyun da su

İnançsızlığımın Yapı Taşları

İnançsızlığımın Yapı Taşları Neden inanmıyorum? İnancımı kaybetmemde ya da gerçeği görmemde büyük rol oynayan şey, Kur’an’ı araştırmak ve kafama takılan konuların üzerine gitmek oldu. Mesela ilk takıldığım, yani mantığımın reddettiği konu, bir ayette "balçıktan yaratıldığımız" ifadesinin geçmesiydi; başka bir ayette ise Tanrı’nın "yoktan var ettiği" söyleniyordu. Kendi kendime düşündüm: Ben bir tanrı olsam ve bir varlık yaratacak olsam, "yoktan var ettim" dedikten sonra "bir maddeden oluştunuz" demezdim. Çünkü mantıksal bakarsanız bu, gerçekten mantık dışı bir şey olur.  Daha açık anlatacak olursam, bir şeyi yoktan var etmek düşünsel bir ütopyadır; hiçbir şey yokluktan var olmamıştır ve bir evresi vardır. Bu evreyi balçık, yani çamur olarak kabul edelim, ama ardından "yoktan var ettik" diyen bir ayet geliyor. Mantığım bunu reddetti, çünkü dünyanın en dürüst kitabı olarak adlandırılan Kur’an’ın, kendi içinde çeliştiğini görüyorum. Bu yüz

Teo-Otantizm

Varoluşçuluk ve Tanrılaştırma (Teo-Otantizm): Bu görüşte, insanlar yani yaşamsal fonksiyonlara sahip varlıklar, düşsel bir varlık teorimi üretip onu kutsallaştırmaya ve o kutsallaştırılan ütopyayı üstün varlık olarak görmeye çalışırlar. Bu bağlamda, o varlığa tanrısal bir yaklaşımda bulunmaları söz konusudur. Her bir insan için tanrı kavramı değişkenlik gösterir; kimileri için en üstün, kimileri için her şeyi bilen gibi kavramlara ayrılır. Her insan için tek ve değişmez bir görüş ya da algı sistemi yoktur; tanrı için bu da tanrının varlıklar arasında evrimleşmesini sağlar. Tanrı, her varlık için farklı düşünülüyor ve öyle kurgusal bir ütopya olarak karşımıza çıkıyor; bu durum, tanrının evrimleştiğini gösteriyor. İlk insanların ve günümüz insanlarının düşündüğü tanrı modeli aynı kalması olanaksızdır. Şöyle bir örneklendirme yapılacak olursa: 15. yüzyılda bir insana otomobili anlat dersek, bambaşka düşüncelerini anlatacaktır. Fakat şu an, günümüzdeki bir insana gelecekteki otomobili anla