Varoluşçuluk ve Tanrılaştırma (Teo-Otantizm): Bu görüşte, insanlar yani yaşamsal fonksiyonlara sahip varlıklar, düşsel bir varlık teorimi üretip onu kutsallaştırmaya ve o kutsallaştırılan ütopyayı üstün varlık olarak görmeye çalışırlar. Bu bağlamda, o varlığa tanrısal bir yaklaşımda bulunmaları söz konusudur. Her bir insan için tanrı kavramı değişkenlik gösterir; kimileri için en üstün, kimileri için her şeyi bilen gibi kavramlara ayrılır. Her insan için tek ve değişmez bir görüş ya da algı sistemi yoktur; tanrı için bu da tanrının varlıklar arasında evrimleşmesini sağlar. Tanrı, her varlık için farklı düşünülüyor ve öyle kurgusal bir ütopya olarak karşımıza çıkıyor; bu durum, tanrının evrimleştiğini gösteriyor. İlk insanların ve günümüz insanlarının düşündüğü tanrı modeli aynı kalması olanaksızdır.
Şöyle bir örneklendirme yapılacak olursa: 15. yüzyılda bir insana otomobili anlat dersek, bambaşka düşüncelerini anlatacaktır. Fakat şu an, günümüzdeki bir insana gelecekteki otomobili anlat dersek, 15. yüzyıldaki insanla günümüzdeki insanın düşsel kurguları farklı olacaktır. Bu da, otomobil düşüncesinin evrimleştiğini gösterir; aynı şekilde tanrı düşüncesinin de evrimleştiğini söyleyebiliriz.
Peki, varlık ve tanrının arasında ne fark var dersek, pek fazla bir bağlantı olduğu söylenemez; çünkü varlığı varlık yapan temel madde, duyu organlarımızla algılanan şeye "varlık" denir. Fakat tanrı, ne yazık ki öyle değildir; çünkü tanrı, kişilerin düşüncelerinde oluşan bir ütopya modelidir ve duyu organlarımız ile asla algılanamaz. O yüzden tanrı ve varlık arasında pek de çok fazla bir bağlantı söz konusu değil. Tanrı ve varlık arasındaki önemli bir bağlantı vardır sadece; o bağlantı gene temeli düşünceden olan varlığın yapabildiği bir bağlantıdır. Varlık olmasaydı, tanrı kavramı da olmayacaktı.
Peki ya ilk varlık nasıl oluştu? İlk varlık, cansız varlıkların yani atomların zaman içerisinde doğal seleksiyon ve adaptasyon gibi süreçlerden geçerek kimyasal bileşenler oluşturup cansız varlıktan canlı bir varlığa yol açmıştır. Bunu tanrısal bir nedene bağlamak, bilimle ters düşen bir şeydir; çünkü deneysel bir ortamda cansızdan canlı bir varlık yapılabiliyorken, tanrının yaşam formlarını oluşturduğu görüşü hiçbir deney ve gözlem ile yapılamaz ve gözlemlenemez. Bu nedenle ilk yaşamı tanrıya bağlamak, bilim ile ters düşmektedir. Varlık, her şeyin bir nedenidir; tanrının bile.
Yaşam fonksiyonlarına sahip, yani ilk insanların zamanında evrimi araştıracak, gözlemleyecek yönden çok fazla eksikleri vardır; ellerinde tek araştırma kaynağı olan düşünce yapılarına başvurdular ve tanrı kavramını oluşturdular. Bu da, tanrının varlığını varlığa bağlıyor. Aslında evrendeki her şey, varlığın varlığına bağlanıyor; örneğin canlı varlık yani insan olmasaydı, otomobilin olmayacağı örneği ile uyuşuyor veya cansız bir varlığın, bir atomun evrim sürecinde bir gezegen oluşturduğu gibi.
Evrenin kendisi, varlığın varlığına bağlıdır ve varlık var olmasaydı, şu an siz oturup bu yazıyı okuyamazdınız; ben ise bu yazıyı yazamazdım. Varlık var olduğu için sen, dün, bugün ve yarın var olacaksın ve var olmaya devam edeceksin. Ve insanın da var olması, cansız bir varlığın var olmasına bağlanıyor. Kısaca, varlık var olduğu için sen varsın ve var olacaksın.
Halim Yusuf Pilavcı
5.11.2024
Yorumlar
Yorum Gönder