Ana içeriğe atla

"Is Arche Alive?"

Is Arche Alive?

Arche is a concept, and concepts are never considered as living entities. However, if one asks, “What is the distinction between Arche and living and non-living beings?”, the answer would be as follows: Arche is most often associated with living beings. The reason is that living beings existed and assigned importance to non-living entities. Therefore, Arche is primarily sought in living beings. Non-living entities cannot reproduce, multiply, or speak; they cannot live in the way living beings feel and experience life. However, because living beings possess the opposite traits, Arche first considers living entities, and later, it examines non-living entities.

Has Arche Evolved?

First, let's remember that Arche is a concept. Since Arche is a concept, it can indeed evolve, especially if interpreted by different individuals. However, it doesn’t necessarily need to be another person who drives this evolution; you can also contribute to it by reflecting on or developing your own interpretation. If you do this, it too would be considered as part of its evolution. Just like Arche itself, which has been a concept, interpreted by various individuals over the years and thus transformed and evolved.

What Are Cosmology and Teleology? Do They Have a Relationship with Philosophy?

Cosmology is a discipline that studies the origin, structure, and development of the universe. It is approached both from a philosophical and scientific perspective. Philosophical cosmology tries to understand the existence and fundamental principles of the universe, while scientific cosmology focuses on explaining how the universe operates. Ancient Greek thinkers explored cosmological questions by investigating the fundamental matter and principles of the universe. For example, Thales believed that water was the primary element of the universe. Modern cosmology, however, studies the expansion and evolution of the universe through theories like the Big Bang. Philosophically, cosmology asks questions about existence, necessity, and order.


Teleology, on the other hand, is an approach that argues that everything in the universe exists with a specific purpose. The term comes from the word "telos" (purpose). Aristotle proposed that everything in the universe has a purpose; for instance, the purpose of a seed is to become a tree. This notion supports the idea that nature operates within a certain order. Christian theology also accepts that the universe was created according to God's plan. However, scientific thought, particularly modern biology and physics, often opposes teleological explanations, preferring to explain natural phenomena through mechanical and causal processes.

Philosophical Relationship:

Cosmology and teleology are directly related to fundamental philosophical questions about existence, the order of the universe, meaning, and purpose. While cosmology questions why the universe exists, teleology examines whether there is a purpose within it. Aristotle's teleological understanding of the universe suggests that every entity in nature is directed toward a specific goal. Modern philosophy, however, has re-examined these concepts with a more critical approach.


In short, cosmology asks questions about the origins of the universe, while teleology investigates whether this universe exists with a purpose. Both concepts shed light on important philosophical problems.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Varoluşçuluk Arkesi

 "Arkhe" kavramının ortaya çıkış hikayesine değinelim. "Arkhe", Yunanca'da ilk, başlangıç anlamına gelir ve eski Yunan filozofları bir şeyi açıklamak için bir teori geliştirmek için bu terimi kullanmışlardır. Örneğin, Thales'e göre, arkhe (ilk neden), suydu. Aslında bir şeyin varoluşunun ilk nedeni, varlığın varoluşudur; yani varoluşçu bir yaklaşımdır. İnsanoğlu var olduğunda, bir şeylerin farkına varmış ve bir sebep aramıştır. Bu sebep, bazılarına göre su, bazılarına göre toprak olmuştur. Ancak insanoğlu olmasaydı, bir neden de olmazdı; bu yüzden insanoğlu geliştikçe ve olgunlaştıkça bir neden aramaya başlar ve bu arayışın adı da "arkhe" kavramı veya teorisi olur. Varoluş, bir arkhe'dir; gerçek arkhe ise bizleri, yani insanoğlu nu temsil eder. Biz var olmasaydık, suyun su olduğunu, toprağın toprak olduğunu kim bilir ve suya her şeyin ilk ve değişmez nedeni olarak ne adlandırılırdı? Sonuçta, toprağın toprak olduğunu su bilemezdi ve suyun da su

İnançsızlığımın Yapı Taşları

İnançsızlığımın Yapı Taşları Neden inanmıyorum? İnancımı kaybetmemde ya da gerçeği görmemde büyük rol oynayan şey, Kur’an’ı araştırmak ve kafama takılan konuların üzerine gitmek oldu. Mesela ilk takıldığım, yani mantığımın reddettiği konu, bir ayette "balçıktan yaratıldığımız" ifadesinin geçmesiydi; başka bir ayette ise Tanrı’nın "yoktan var ettiği" söyleniyordu. Kendi kendime düşündüm: Ben bir tanrı olsam ve bir varlık yaratacak olsam, "yoktan var ettim" dedikten sonra "bir maddeden oluştunuz" demezdim. Çünkü mantıksal bakarsanız bu, gerçekten mantık dışı bir şey olur.  Daha açık anlatacak olursam, bir şeyi yoktan var etmek düşünsel bir ütopyadır; hiçbir şey yokluktan var olmamıştır ve bir evresi vardır. Bu evreyi balçık, yani çamur olarak kabul edelim, ama ardından "yoktan var ettik" diyen bir ayet geliyor. Mantığım bunu reddetti, çünkü dünyanın en dürüst kitabı olarak adlandırılan Kur’an’ın, kendi içinde çeliştiğini görüyorum. Bu yüz

Teo-Otantizm

Varoluşçuluk ve Tanrılaştırma (Teo-Otantizm): Bu görüşte, insanlar yani yaşamsal fonksiyonlara sahip varlıklar, düşsel bir varlık teorimi üretip onu kutsallaştırmaya ve o kutsallaştırılan ütopyayı üstün varlık olarak görmeye çalışırlar. Bu bağlamda, o varlığa tanrısal bir yaklaşımda bulunmaları söz konusudur. Her bir insan için tanrı kavramı değişkenlik gösterir; kimileri için en üstün, kimileri için her şeyi bilen gibi kavramlara ayrılır. Her insan için tek ve değişmez bir görüş ya da algı sistemi yoktur; tanrı için bu da tanrının varlıklar arasında evrimleşmesini sağlar. Tanrı, her varlık için farklı düşünülüyor ve öyle kurgusal bir ütopya olarak karşımıza çıkıyor; bu durum, tanrının evrimleştiğini gösteriyor. İlk insanların ve günümüz insanlarının düşündüğü tanrı modeli aynı kalması olanaksızdır. Şöyle bir örneklendirme yapılacak olursa: 15. yüzyılda bir insana otomobili anlat dersek, bambaşka düşüncelerini anlatacaktır. Fakat şu an, günümüzdeki bir insana gelecekteki otomobili anla