Ana içeriğe atla

Varlığın Var Olma Sebebi?

 Varlık neden var? Yokluk dışında bir şey var mı? Yokluk dışında bir şey varsa bu madde veya varlık mıdır? Varlık tamamen şansa gelmiş bir durumdur. Bahsettiğim gibi bir madde ve enerjinin istem dışı birleşmesiyle türe gelmiş bir şeydir varlık. Yokluğun dışında bir şey var mı? Sorusuna yanıt vereceksek o yanıtım şu şekilde olur: Bir madde veya bir varlık varsa vardır, yoksa yoktur ve bir şey yoksa her zaman yok sayılır ta ki yok olan bir şey var olana kadar. Peki ya “Yokluk dışında bir şey varsa bu madde veya varlık mıdır?” Bir varlığın veya madde dışı olan bir şeyin varlığı asla aranmaz aransa da hiçbir kaide bulunamaz. Varlığın Var olma sebebi ise tamamen basit, şöyle ki: Daha önce dediğim gibi her şey bir şans üzerine bir tesadüf üzerine yapılandı ve buna varlık dedik daha sonra da varlığın neden var olduğunu anlamlandırmaya çalıştık ve bir sürü teoriler gelişti daha sonra da evrim teorisi gelişti ve evrime bağladık varlığın var olma sebebini aslında varlığın var olma sebebi evrimle bağlaşamaz çünkü bir şeyin varlığı bir başka varlığa bağlıysa varlığın var olma sebebi olamaz. Varlığın var olma sebebi tamamen tesadüf ve şansa dayalıdır. Çünkü evrim tamamen şansa dayalı ve tesadüfe dayalı gelişti ve bu yüzden “Varlığın Var Olma sebebini” tesadüfe bağlıyoruz.

Halim Yusuf PİLAVCI

28.08.2023

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Varoluşçuluk Arkesi

 "Arkhe" kavramının ortaya çıkış hikayesine değinelim. "Arkhe", Yunanca'da ilk, başlangıç anlamına gelir ve eski Yunan filozofları bir şeyi açıklamak için bir teori geliştirmek için bu terimi kullanmışlardır. Örneğin, Thales'e göre, arkhe (ilk neden), suydu. Aslında bir şeyin varoluşunun ilk nedeni, varlığın varoluşudur; yani varoluşçu bir yaklaşımdır. İnsanoğlu var olduğunda, bir şeylerin farkına varmış ve bir sebep aramıştır. Bu sebep, bazılarına göre su, bazılarına göre toprak olmuştur. Ancak insanoğlu olmasaydı, bir neden de olmazdı; bu yüzden insanoğlu geliştikçe ve olgunlaştıkça bir neden aramaya başlar ve bu arayışın adı da "arkhe" kavramı veya teorisi olur. Varoluş, bir arkhe'dir; gerçek arkhe ise bizleri, yani insanoğlu nu temsil eder. Biz var olmasaydık, suyun su olduğunu, toprağın toprak olduğunu kim bilir ve suya her şeyin ilk ve değişmez nedeni olarak ne adlandırılırdı? Sonuçta, toprağın toprak olduğunu su bilemezdi ve suyun da su

İnançsızlığımın Yapı Taşları

İnançsızlığımın Yapı Taşları Neden inanmıyorum? İnancımı kaybetmemde ya da gerçeği görmemde büyük rol oynayan şey, Kur’an’ı araştırmak ve kafama takılan konuların üzerine gitmek oldu. Mesela ilk takıldığım, yani mantığımın reddettiği konu, bir ayette "balçıktan yaratıldığımız" ifadesinin geçmesiydi; başka bir ayette ise Tanrı’nın "yoktan var ettiği" söyleniyordu. Kendi kendime düşündüm: Ben bir tanrı olsam ve bir varlık yaratacak olsam, "yoktan var ettim" dedikten sonra "bir maddeden oluştunuz" demezdim. Çünkü mantıksal bakarsanız bu, gerçekten mantık dışı bir şey olur.  Daha açık anlatacak olursam, bir şeyi yoktan var etmek düşünsel bir ütopyadır; hiçbir şey yokluktan var olmamıştır ve bir evresi vardır. Bu evreyi balçık, yani çamur olarak kabul edelim, ama ardından "yoktan var ettik" diyen bir ayet geliyor. Mantığım bunu reddetti, çünkü dünyanın en dürüst kitabı olarak adlandırılan Kur’an’ın, kendi içinde çeliştiğini görüyorum. Bu yüz

Teo-Otantizm

Varoluşçuluk ve Tanrılaştırma (Teo-Otantizm): Bu görüşte, insanlar yani yaşamsal fonksiyonlara sahip varlıklar, düşsel bir varlık teorimi üretip onu kutsallaştırmaya ve o kutsallaştırılan ütopyayı üstün varlık olarak görmeye çalışırlar. Bu bağlamda, o varlığa tanrısal bir yaklaşımda bulunmaları söz konusudur. Her bir insan için tanrı kavramı değişkenlik gösterir; kimileri için en üstün, kimileri için her şeyi bilen gibi kavramlara ayrılır. Her insan için tek ve değişmez bir görüş ya da algı sistemi yoktur; tanrı için bu da tanrının varlıklar arasında evrimleşmesini sağlar. Tanrı, her varlık için farklı düşünülüyor ve öyle kurgusal bir ütopya olarak karşımıza çıkıyor; bu durum, tanrının evrimleştiğini gösteriyor. İlk insanların ve günümüz insanlarının düşündüğü tanrı modeli aynı kalması olanaksızdır. Şöyle bir örneklendirme yapılacak olursa: 15. yüzyılda bir insana otomobili anlat dersek, bambaşka düşüncelerini anlatacaktır. Fakat şu an, günümüzdeki bir insana gelecekteki otomobili anla