Bir Şey Eksik
Seni anlatan,
Bir şiir yazdım;
Seni, beni, bizi anlatan,
Aşkımızı anlatan.
Her şeyi anlattım bu şiirde,
Ama yine de bir şey eksik,
Bir şek eksik,
Ama ne?
Bulamıyorum.
İlk tanıştımığız günden başladım şiire,
Hani ismini söylediğinde,
Kalbimin atışını,
Hani ismimi söylediğimde,
Harflerin boğazıma tıkanışını anlattım.
Hani elini ilk kez tuttuğumda,
Alevler içinde yandığımı,
İlk gülüşünü, mahsun ve ürkek bakışını,
Dudaklarını, kara gözlerini,
Dalgalı siyah saçlarını anlattım.
Fidan boylum,
Sana mecbur olduğumu
Anlattım mısralarımda,
Ama yine de bir şey eksik,
Bir şey eksik,
Ama ne?
Bulamıyorum.
Hani ilk yürüdüğümüz,
Kaldırım taşlarının sayısını,
Hani ilk oturduğumuz,
Lokantayı,
Ve garsona söylediğimiz,
İlk yemeğimizi,
Ve yemeği yerken,
Bana gülüşünü,
Ve aldığım ilk lokmanın tadının,
Hâlâ damağımda oluşunu anlattım.
Ve o gün,
İçim içime sığmadığını
Ve o geceyi, uykusuz sabahladığımı,
Ertesi gün saat sekizi,
Sabırsızlıkla bekleyişimi,
Ve seninle buluşuncaya dek,
kalbimin atış sayısını bile,
Anlattım mısralarımda,
Ama yine bir şey eksik,
Bir şey eksik,
Ama ne?
Bulamıyorum.
Hani o sihirli sözcüğü,
Seni seviyorum deyişini,
Aşkımızın ve o doyumsuz sevginin,
Başladığı anı anlattım,
Hani bendende bekliyordun,
Ve ben bir türlü,
O sihirli sözcüğü söyleyemiyordum.
Dilim tutulmuştu âdeta,
Oysa kalbimin ritmi,
Milyonlarca defa,
Seni seviyorum diye atmakta.
Oysa sensiz geçen,
Her anımda kullandığım o sözcüğü,
Söyleyemiyordum,
Haykıramıyordum nedense.
Ve sonra ancak; Bende seni,
Diyebilişimi anlattım,
Ve sonra binlerce defa,
Bıktırırcasına, seni seviyorum diye,
Yüzüne haykırışımı anlattım mısralarımda,
Ama yine bir şey eksik,
bir şey eksik,
Ama ne?
Bulamıyorum.
Ve artık,
Farklı yaşanıyordu zaman,
Farklı doğuyordu güneş,
Ve her şey,
Bambaşka anlam taşıyordu,
Artık ben kendimi,
Bende yaşayamıyordum,
Bir bedende yaşayan,
İki ayrı ruh gibiydik âdeta.
Ve ben kelimesini,
Silmiştim artık sözlükten,
Ve biz hanesini;
Kendi öz bedenimde yaşayışımı anlattım.
Artık biz vardık tüm yaşamda,
Her kaldırımda, her sokakta,
Her kafede, her sahilde biz,
Bir gülün taşıdığı,
Her anlamda biz vardık.
Ve özümüzü ölümsüzleştiren,
Resimlerde biz,
Bizi sonsuz yaşayışımı anlattım mısralarımda,
Ama yine de bir şey eksik,
Bir şey eksik,
Ama ne?
Bulamıyoeum.
Bir şey eksik,
Bir şey eksik fidan boylum,
Hani damarda kanın,
Hani bedende ruhun,
Eksikliği gibi,
Hani çocukta ismin,
Aşta tuzun, kralda tacın,
Hani gökte yıldızın,
Denizde suyun, yaşamda nefesin,
Eksikliği gibi bir şey eksik.
Bir şey eksik,
Ama ne?
Bulamıyorum.
Ve sonra;
Ansızın ve nedensiz,
Çekip gidişini,
Her şeyi bir kalemde çizim atışını,
Ve ardından bıraktığın enkazı,
Ve yalnızlığımı,
Ve çaresizliğimi,
Ve perişanlığımı,
Ve gözlerimden akan,
Damlaların sayısını,
Anlatamadım mısralarımda.
Hani son bakışını,
Hani son kez elimi tutuşunu,
Hani son kez sarılışını,
Hani son kez görüşümü,
Hani son kez bekleyişimi,
Yazamadım be kara gözlüm,
Yazamadım,
Eksik, kırık, silik, yarım,
Kaldı.
Yarım kaldık be fidan boylum,
Benim, bizim gibi,
Eksik kaldı mısralarım,
Anlatamadım.
Halim Yusuf PİLAVCI
24.07.2023
Yorumlar
Yorum Gönder