Ana içeriğe atla

Tanrısal Düşünce ve Ütopik Yer Teorimi

Tanrısal Düşünce Evrimi ve Ütopik Yer Teorim: Tanrı ve evrim aslında bir araya getirilemez; çünkü evrim teorisinde tanrı kavramı, bilime ters düşmektedir. Fakat neden hep evrenin evrim geçirdiği konuşuluyor? Bu başlıkta, tanrının evrim geçirip geçirmediğine değineceğiz. "Tanrı evrim geçirdi mi?" sorusundan önce, tanrının bir ütopyadan ibaret olduğunu ve düşünceden oluştuğunu belirtelim. Bu başlıkta hem tanrının evrim geçirip geçirmediğini hem de düşüncelerin evrim geçirip geçirmediğini ele alacağız.

Tanrı bir düşüncedir ve her düşünce evrim geçirir; bu herhangi bir düşünce motifi olabilir, illa tanrı olması gerekmez. İnsanların düşünce yapısı nasıl değişiyorsa, tanrı düşüncesi de evrim geçiriyordur. İnsanların düşünceleri her zaman evrime tâbi tutulmuştur. Örneğin, 2020 yılında ortaya çıkan COVID-19 virüsünü düşünelim. 2020 yılında virüsün ne zaman geçeceği hakkında bir düşünce oluşturdunuz, ancak 2024 yılında, 2020’de düşündüğünüz düşünceyi şu an düşünseniz, ona çok farklı terimler katarsınız. Bu da düşüncelerin evrime tâbi olduğunu gösterir ve tanrısal düşünce de aynı şekildedir.

Günümüzden çok daha önce bir kişinin tanrısal düşüncesi ile günümüzde bir insanın tanrısal düşüncesi aynı olamaz; sadece kutsal motiflerin aynı olma ihtimali vardır. Çünkü kişi tanrıyı düşündüğünde, onu kutsal ve en üstün varlık olarak hayal eder. Bu nedenle, insanın düşünceleri evrim geçirip değişiyorsa, tanrısal düşünce de bir düşünce olduğu için evrime tâbidir.

Ütopik teorime geçecek olursak, ütopik teorim ise şöyledir: Kökeni ütopyadan gelen ve varlık dışı düşüncelere yer veren bir yapıdadır. Bu varlık dışı yerler ise cennet ve cehennemdir. Cennet ve cehennem, bir ütopik düşüncedir; bir ütopyadan ibarettir. Hiçbir zaman varlıklarına dair deliller oluşmaz ve bulunamaz; sadece insanların zihinlerinde yarattığı varoluş dışı bir motiftir. İnsanlar tanrısal bir düşünce yarattığında, bunun yanı sıra ölüme ve ölümden sonraya bir anlam yüklemek için zihinlerinde farklı bir sonsuz evren yaratırlar. İyileri ve kötüleri ayırmak için de bu yaratılan evreni ikiye ayırdılar: İyilerin sonsuzluk içinde yaşayacağı cennet ve kötülerin bu dünyada yaptıkları kötülüklerin bedelini ödeyeceği cehennem. Böylece, zihinlerindeki ütopik düşünceyi ikiye ayırmış oldular.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Varoluşçuluk Arkesi

 "Arkhe" kavramının ortaya çıkış hikayesine değinelim. "Arkhe", Yunanca'da ilk, başlangıç anlamına gelir ve eski Yunan filozofları bir şeyi açıklamak için bir teori geliştirmek için bu terimi kullanmışlardır. Örneğin, Thales'e göre, arkhe (ilk neden), suydu. Aslında bir şeyin varoluşunun ilk nedeni, varlığın varoluşudur; yani varoluşçu bir yaklaşımdır. İnsanoğlu var olduğunda, bir şeylerin farkına varmış ve bir sebep aramıştır. Bu sebep, bazılarına göre su, bazılarına göre toprak olmuştur. Ancak insanoğlu olmasaydı, bir neden de olmazdı; bu yüzden insanoğlu geliştikçe ve olgunlaştıkça bir neden aramaya başlar ve bu arayışın adı da "arkhe" kavramı veya teorisi olur. Varoluş, bir arkhe'dir; gerçek arkhe ise bizleri, yani insanoğlu nu temsil eder. Biz var olmasaydık, suyun su olduğunu, toprağın toprak olduğunu kim bilir ve suya her şeyin ilk ve değişmez nedeni olarak ne adlandırılırdı? Sonuçta, toprağın toprak olduğunu su bilemezdi ve suyun da su

İnançsızlığımın Yapı Taşları

İnançsızlığımın Yapı Taşları Neden inanmıyorum? İnancımı kaybetmemde ya da gerçeği görmemde büyük rol oynayan şey, Kur’an’ı araştırmak ve kafama takılan konuların üzerine gitmek oldu. Mesela ilk takıldığım, yani mantığımın reddettiği konu, bir ayette "balçıktan yaratıldığımız" ifadesinin geçmesiydi; başka bir ayette ise Tanrı’nın "yoktan var ettiği" söyleniyordu. Kendi kendime düşündüm: Ben bir tanrı olsam ve bir varlık yaratacak olsam, "yoktan var ettim" dedikten sonra "bir maddeden oluştunuz" demezdim. Çünkü mantıksal bakarsanız bu, gerçekten mantık dışı bir şey olur.  Daha açık anlatacak olursam, bir şeyi yoktan var etmek düşünsel bir ütopyadır; hiçbir şey yokluktan var olmamıştır ve bir evresi vardır. Bu evreyi balçık, yani çamur olarak kabul edelim, ama ardından "yoktan var ettik" diyen bir ayet geliyor. Mantığım bunu reddetti, çünkü dünyanın en dürüst kitabı olarak adlandırılan Kur’an’ın, kendi içinde çeliştiğini görüyorum. Bu yüz

Teo-Otantizm

Varoluşçuluk ve Tanrılaştırma (Teo-Otantizm): Bu görüşte, insanlar yani yaşamsal fonksiyonlara sahip varlıklar, düşsel bir varlık teorimi üretip onu kutsallaştırmaya ve o kutsallaştırılan ütopyayı üstün varlık olarak görmeye çalışırlar. Bu bağlamda, o varlığa tanrısal bir yaklaşımda bulunmaları söz konusudur. Her bir insan için tanrı kavramı değişkenlik gösterir; kimileri için en üstün, kimileri için her şeyi bilen gibi kavramlara ayrılır. Her insan için tek ve değişmez bir görüş ya da algı sistemi yoktur; tanrı için bu da tanrının varlıklar arasında evrimleşmesini sağlar. Tanrı, her varlık için farklı düşünülüyor ve öyle kurgusal bir ütopya olarak karşımıza çıkıyor; bu durum, tanrının evrimleştiğini gösteriyor. İlk insanların ve günümüz insanlarının düşündüğü tanrı modeli aynı kalması olanaksızdır. Şöyle bir örneklendirme yapılacak olursa: 15. yüzyılda bir insana otomobili anlat dersek, bambaşka düşüncelerini anlatacaktır. Fakat şu an, günümüzdeki bir insana gelecekteki otomobili anla